Eskişehirli seramik sanatçısı Orçun İlter, atölyesinde Uzak Doğu kültüründen esinlenerek yorumladığı Anadolu medeniyetlerine ait figürlerin seramik heykellerini sergilerde sanatseverlerle buluşturuyor.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Seramik Atölyesinin yürütücüsü 37 yaşındaki İlter, evinin bulunduğu apartmanın alt katında açtığı atölyede Japonya, Çin ve Güney Kore ile Avustralya’da edindiği mitolojik seramik üslubuyla Anadolu medeniyetlerinin tarihi karakterlerini yorumluyor.
Ressam olan anne ve babasının teşvikiyle 4 yaşında resimle tanışan İlter, sanatçı bir ailede büyümenin avantajıyla erken yaşlarda sanatsal becerilerini geliştirme fırsatı buldu.
Küçük yaşlardan beri birçok kurs ve yarışmalara katılma imkanı bulan İlter, henüz 8 yaşındayken yaptığı resimlerden oluşan ilk kişisel sergisini açtı. Ortaokul yıllarında Tayland’ın Ankara Büyükelçiliğinin açtığı resim yarışmasında Türkiye ikincisi olan İlter, yeteneğini çeşitli uluslararası yarışmalarda da kanıtladı.
Tokyo Güzel Sanatlar Üniversitesinde yüksek lisans eğitimi almak için 2003 yılında Japonya’ya giden sanatçı, birçok sanatçıyla tanışmasının yanı sıra Uzak Doğu’ya ait eserlerdeki mitolojik unsurlardan etkilendi.
İlter, çalışmalarını başta Uzak Doğu ülkelerinin kültürüne ait mitolojik örneklerle ilerletse de araştırmaları sonucu Anadolu’ya ait mitolojik unsurları eserlerine dahil etmeye karar verdi.
Frigya Kralı Midas, Kibele, Şah-ı Meran gibi karakterleri Uzak Doğu kültürüne ait renklendirme, derin yüz hatları ve pişirme teknikleriyle harmanlayan İlter, her figürün tarihi arka planına uygun detayları eserlerine işledi.
Şu ana kadar yaklaşık 500 eser üreten sanatçı, 17 kişisel sergi açtı, 60’a yakın uluslararası fuara katıldı.
“Anadolu birçok uygarlığın beşiği”
Orçun İlter, AA muhabirine, Asya ülkelerinin mitolojik ögelerini detaylıca incelediğini, eserlerinde Türklerin cesareti ile Uzak Doğu’daki gizem ögesini harmanladığını söyledi.
Uzak Doğu kültüründeki mitolojik ögelerin bu ülkelerin halklarında önemli karşılığının bulunduğunu vurgulayan İlter, Anadolu’nun da kendi tarihi figürlerinin olduğunu belirtti.
Japon kültüründen maske ve ejderha unsurlarını, Avustralya’ya ait boya ve makyajı kullanarak özgün eserler ürettiğini anlatan İlter, “Bunları Türk kültürüne aktarmak için ciddi bir altyapıya sahip olmam gerekiyordu. Önce oyunları seyrettim, geçmişteki uygarlıklara ait kaynakları inceledim, hikayelerini okudum ve nereye evrildiğine baktım. Sembollerden yola çıktım, sembol kitapları edindim. Bir sembolün hangi ülkede ne anlama geldiğine baktım. Mesela yuvarlak, Japon kültüründe bambaşka anlamdayken yuvarlağın içinde bir yuvarlak daha varsa bizim için nazarlık anlamına gelir.” diye konuştu.
Uzak Doğu’dan esinlenerek sentezlediği ilk eserleri 93 parçalık sergide sanatseverlerle buluşturduğu bilgisini veren İlter, eserlerin insanların hayat hikayelerini ve renkli dünyasını yansıttığını vurguladı.
Çalışmaları ilerledikçe birçok sembolik unsuru kullandığını aktaran İlter, şunları kaydetti:
“Anadolu birçok uygarlığın beşiği olarak kabul ediliyor. Bundan dolayı bizde de vardır diye düşündüm ve araştırmalarım bu yönde ilerledi. Örneğin Frig Vadisi’nde Kral Midas’ın mezarından çıkan testinin etrafında yuvarlaklar var. Yuvarlakların ortasında bir nokta var; bu onun kral olduğunu, aynı zamanda lider olduğunu gösteriyor. Yuvarlak figürü aynı zamanda göz, güneş, liderlik, teknik sembolü gibi bir sürü şeyi gösteriyor. Bir figürün bile farklı ülkelerde geniş kapsamlı kullanıldığını gördüğümde bunu kendi sergimde birleştirmek istedim. Japonya’dan aldığım zarafet eğitiminin seramikteki hassasiyet bilgisini bu topraklarda kullanılmayan mitolojik unsurlarla kullandım.”
İlter, Uzak Doğu kültüründen esintiler taşıyan eserler yapmayı sürdüreceğini sözlerine ekledi.